Karantinadaki 36. gün. Bazıları için daha az bazıları için daha fazla.
Birey olarak çevremizdeki toplumu ve mekanı yansıtıyoruz. Bunun sonucu da yaptığımız işe yansıyor. Toplumun tamamını etkileyen olaylarda ise daha büyük sonuçlarla karşı karşıya kalıyoruz. Koronavirüs ile birlikte her alandaki değişimi yavaş yavaş da olsa hissetmeye başladık. Bunun en temel sebebi: mekan değişimi.Yeni mekanlarımız artık balkon, mutfak tezgahı, koltuk, ayna karşısı ve belki de fayanslar. Evdeki eşyalarımızı daha sık incelemeye başlamış hatta artık o aşamayı da atlayıp 2 veya 3. defa yerlerini değiştirmiş de olabiliriz. Balkonumuzdan ya da penceremizden baktığımızda insan vücutlarını kuşbakışı görmeye alışıp içlerinde bulunma hissini kaybetmiş ya da kaybetmeye başlamış olabiliriz. Herkesin aklında artık mekan hissinin kaybolduğu olabilir. Olduğumuzun ülkenin, şehrin hiçbir önemi kalmadı. Tamamen farklı bir cephede ise yurtdışından gelip karantinaya alınıp yurtlarda yaşayan, kendisine hiç de ait olmayan bir ortamda bu zorlu sürecin 14 gününü geçirmek zorunda olan insanlar var. Biz evlerimizde bir düzen oturtmaya çalışırken onlar evlerine gidemiyor, bir taraf zaman geçirmek için ekmek yaparken yeni hobiler edinirken bir diğer taraf tek bir odaya sıkışmış halde günlerini geçirmeye çalışıyor ve odasına öylece bırakılan bir yemeği yiyor. Aslında duruma çoğunluk olarak bakarsak daha kalabalıklar, etrafında, hemen yan odasında hiç tanımadığı biriyle kalıyor. Benliğini yansıtacak sadece kendisi var. Kendimize bile yabancı olacağımız bu dönemde mekanımızın da bize yabancı olması nasıl olur sanırım bilemeyiz.
Fotoğraf böyle bir noktada daha fazla öne çıktı. Penceremizden gördüğümüz kadarıyla dış mekanı ve artık dünyamızın tamamı haline gelen evimizi arkadaşlarımızla ya da çevremizle paylaşmak için fotoğraf çekme eğilimimiz arttı. Günlük yaşamımız olağan hali ile sürerken de bir parçasıydı fotoğraf ama fiziksel olarak gerçekleştirdiğimiz diyaloglarımız paylaşım ihtiyacımızı bir nebze de olsa azalttığı için fotoğraf belki de ikinci planda kalıyordu. İçerisinde olduğumuz olağandışı bu durumda sanal dünya dışında sosyalleştiğimiz bir yer kalmayınca fotoğrafa daha çok yöneldik. Evimizi, kendimizdeki değişimi göstermek için fotoğrafı daha fazla araç olarak kullanmaya başladık. Hatta ve hatta sosyal medyanın da günlük yaşamımızdaki yeri kanıksanamayacak kadar fazla olduğu için sayfalarımızı bile daha fazla benimsedik ve kendi yerelimizi oluşturduk.
Tüm bu bahsettiklerimizin aksine hayatının her anında fotoğrafın çok büyük önem taşıdığı fotoğrafçılar ise bize hayal edemediğimiz ve empati kuramadığımız noktalarda gerek balkonlarından gerek ise karantinadaki yurt günlerinden kendi yerelinin fotoğraflarını bizlerle paylaştı.
Osman Özel, Türkiye’de doğan, fotoğraf ve videolarıyla modernite ve oryantalizmin karışımını araştıran bir moda fotoğrafçısı ve film yapımcısıdır. Osman Özel yurt dışından döndüğü için bu dönemde İstanbul’daki Yavuz Sultan Selim KYK Yurdundan 14 günlük karantina sürecini Instagram üzerinden paylaştı. Bizler de fotoğrafların bir kısmını da kendi cümlelerini ekleyerek yer verdik.
“Gün 6
Buraya geldiğimizden beri hiç test yapmadılar. Hala vücut sıcaklığımızı kontrol ediyorlar. İnsanların çoğu gergin, düşünceli ve korkuyla bekliyor. İnsanlarin çeşitli psikolojik problemleri var.”
“Gün 5,
İnsanların yemek hakkındaki ricaları..”
“Gün 12
Ankara’daki karantina süresinin uzatılma haberi, hepimizin psikolojisini değiştirdi. Umuyorum ki Salı günü bu odalardan sağlıklı bir şekilde çıkmış oluruz.”
“2.gün
… Uyandığınız saatin bir önemi yok! Belli bir rutine sahip olamıyorsunuz. Aslında bolca zamana da sahipsiniz fakat alanınız el vermediği zaman sıkıntı yaşamak mümkün. Oksijen ihtiyacımızı sadece camı açarak yapabiliyoruz. Koridora, bahçeye çıkmak yasak…”
Aytekin Yalçın da bize İtalya’nın Milano şehrinden sokaktaki yerel insan fotoğraflarıyla yurt dışındaki durum hakkında bir fikir verdi. Aslında bakıldığında sürecin bizi nasıl bir kılığa soktuğunu, aynı manzarayı penceremizden baktığımızda nasıl gördüğümüzü ve aynı süreçleri yaşadığımızı gözler önüne serdi.
Üçüncü fotoğrafçımız Koray Yılmaz da İstanbul’dan fotoğraflar sunuyor. Kurtuluş semtinden yerel insan fotoğraflarını bizimle paylaştı.